Saturday, 27 February 2010

kopan üç parça

I.

sen ki
gözlerimden kopan bir göktaşıydın
uzak bir gezegenden bakıp
dilek tuttular ışığını görünce
umut bağlanan, kör düğümü ömrün
kimbilir hangi kıyameti taktın peşine


II.

karanlık perdeden söylenen bir türkü
ellerimde ölüm ve mutluyum yine
gözlerimde o sonsuz pencere
yaptığım laf kalabalığı, evet
ve emrimde binlerce köle
noktalı, virgüllü ve harfli zincirlerle
vuruyorum ciğerine soru işaretleriyle
yaşamın ve utancın eşiğinde
ve evet, ölüyüm işte
ve evet, hiçliğin ortasından
haykırıyorum göğe
belki sesimi duyar
aç bir kırlangıç da
koparıp dilimi yutar diye
ah o sonsuz çile
yalnızlığın erişilmez avuntusunda
yabancı bir dilin hücumu üzerime
aksak hecelerle inen her darbe
bir es veriyor umut, umut diye


III.

elimden uçan bumerangın
sırtıma çarpmasıyle uyandım düşümden

No comments: