verilen sözleri tutmak gerek. insanın onuruna dair yapabileceği başlıca işlerdendir bu. angelino çok gençken bir söz verdi kendisine: bir oğulun babasına kendini ispatlaması. bunu hiçbir zaman yapamadı. angelino'nun babası raffael'in kalbi taştandı, asla gitmedi oğlunun yaşadığı o sahil kasabasına ve asla göremedi güzel yüzlü airla'yı ve güzel kalpli eleni'yi. bunun yerine büyük bir restoran açtı napoli'nin en güzel meydanında: 'Tavola Degli Angeli'
eleni ellialtıncı yaşını yaşarken babasının vasiyetini yerine getirmek için bindi o sabah vapura. vapur napoli'ye yaklaştıkça yaşlı yüreği bütün kanı güzel yüzüne pompalıyordu. kızardıkça korkuyordu eleni. kafasına koyup binmişti vapura. peki şimdi ne olacaktı..
napoli limanına ayak bastığında bir anda kendini toparladı eleni. omuzları dik ve mağrur bir kadındı eleni. zarafetle yürüdü babasının uzun yıllar önce yürüdüğü o kaldırımlarda. her yer babasıydı şimdi. çocuklar angelino diye bağırıyorlardı sanki. köşebaşından dönen her yüz angelino'ydu.
ilk iş bir pansiyona yerleşti eleni. babasının eski bir ahbabının pansiyonuydu burası, sara'nın. sara şimdi yaşlanmış da olsa hiç terketmeye niyetli değildi pansiyonunu. torunlarıyla birlikte bir aile pansiyonuna çevirmişti burayı. kalan herkes ailenin bir üyesiydi. sara'nın italyan kadınlarına has sert ve güzel yüzünü görünce çekindi eleni. o siyah gözler üzerine değince rahatladı sonra. o parlayan siyah gözler aşkla bakıyordu eleni'ye. o aşk eleni'yi aşıp derinlerine, babasından kalan bütün parçalara değiyordu.
sara raffael'i çok iyi tanıyordu. o aksi ihtiyar bastonunu döşemeye vura vura restorana gider, havanın güzel olduğu günler dışarıdaki en güzel masada oturup sürekli şikayet ederdi.
"o ahmak şefe söyleyin terketsin restoranımı. kovuldu! öhöhöhöhö.. tansiyonumu çıkartıyor o adam. yemekleri de domuz ölüsü gibi tadıyor zaten. defolsun çabuk! öhöhöh.. sen de kimsin be kadın!"
eleni birden irkildi. zaten binbir korkuyla gelmişti buraya kadar. ilk vapura atlayıp annesine dönmeyi bile düşünmüştü. o yaşlı gözleri parlayıverdi..
"ben yeni aşçınızım efendim. sanırım melekler sizin yanınızda bugün. babam çok iyi bir aşçıydı, ben de en az onun kadar güzel Baccalà pişiririm. izin verin mutfağınızı kullanayım."
ihtiyarın bir kaşı kalkmıştı çoktan. nedense bu kadıncağıza hayır diyemedi.
"Baccalà'yı berbat edersen seni buradan Vatikan'a kadar bastonumla kovalarım kadın."
eleni'ni sıcak bir tebessümle karşılık verdi. raffael'in içinde, artık karanlıklarda bıraktığı bir yerde canı yandı, yüreği kaşındı. tanıdık bir gülüştü bu, ama nereden?
ihtiyar çatalını alırken hala söyleniyordu.
"böyle aşçı alındığı da duyulmuş iş değil. saçmalığın daniskası.." bir lokma aldı ağzına. bir çiğnedi, iki çiğnedi ve durdu. sonra üç çiğnedi yemeği. eleni'nin yüzüne baktı. bir şey diyecek oldu, diyemedi: "sen.."
eleni hiçbir şey söyleyemedi. çatal düşmüştü. eleni'nin gözlerinden bir damla yaş süzüldü yanağının sol yanına.
"babamın özel tarifidir bu. beğenmediniz mi yoksa?"
"kimsin sen? adın ne? Baccalà'yı böyle oğlum pişirirdi. öhöhöhööhöh.."
"bu tarifi babam angelino'dan öğrendim efendim. şimdi, dünyada yalnızca ben böyle pişirebilirim bu yemeği.." dedi ve başını önüne eğdi.
"angelino.. öhöhöhö.."
ihtiyar ağlamaya başladı. restoranın bütün çalışanları şaşkınlıktan tutulup kalmışlardı. raffael ağladı, ağladı.. yıllardır içinde tuttuğu o aksi adam sanki kaçıp gitmişti. raffael ağladı, eleni ağladı..
-----------------------------------
işte bir mimi daha atlattım. geçmiş olsun.. bu sefer kimseye paslamayacağım mimi. isteyen yazsın, yazan olursa da haber versin ki okuyalım biz de.. =)
aynadaki aksim ayağını denk al. mimleyip durmasana kardeşim! ;p
17 comments:
Aksi ihtiyar katılmış ne güzel olmuş.
Güzel hikayeydi çok güzel anlattın ;)
daha uzun yazacaktım aslında ama mümkün olduğunca kısalttım. film senaryosu gibi canlandı gözümde. ağlıyordum bi ara hatta.. :S hehehe.. =))
nihahahahaha:)
başlığını da çok sevdim, yeni karakterini de. :)
kalemine sağlık.
bu mim dağıttı bizi yahu :)
bak sen de kendininkinden etkilenip duygusallamışsın.. ben de öyle oldum ama benimki gerçekten bir türk filmi oldu :))))))
beğendim valla seninkini.. şahane derlemişsin!!!
başlığı mimin sahibinden araklayayım dedim aksicim =)
çok merak ettim seninkini müge. şimdi yemeğimi yiyeceğim. çayımı alıp mimini okumayaaa... =)
bu arada aklımda daha farklı bir senaryo vardı. hem yazmaktan sıkıldım, hem de okumaktan sıkılırsınız diye iyice salya sümüğe döndürdüm olayı.. heheh.. kendi kendime yazdığım yorumları genişletmeye başladım sanırım.. =))
Ağlaya ağlaya yazın çocuklar.. ağlaya ağlaya mimleyin çocuklar:) Nerde görülmüş ya bu.. kendin mim yaz kendin ağla:) Okuyan da ağlıyor ama.. bizim mim ağlak mim:)
Çok güzel olmuş Ozan'ım.. şairim:) detayları çalışmak lazım ama.. hepiniz isim vermişsiniz.. yemek isimleri çiçek isimleri.. meydan isimleri.. önce araştırma yapacağım yani ben de:(
her bir detayı ihtiyacın oldukça ara-bul zui. unutma! önemli olan yazarken ağlamak.. ;p
Ayy koptum yaa :))) oh be ağlak otu olmuştuk :))) iyi geldi buradaki muhabbet..
ben sonradan kendiminkini okudum da, resmen güldüm valla.. hiç beğenmedim..
mügecimcim, kendi yazılarımızı ikiden fazla kez okumuyoruz. unutma!
(ayy.. ne çok bilir oldum ben ya.. XD )
aa olur mu ben 10 kere okurum yazdığım şeyi.. ama bunu 3.de bıraktım.. ay yok dayanamıycam a dostlar :)))
hemen eğlencelik bir mim dalgası gelsin sana.. =))
hayır seninki de çok güzeldi müge.. yazan herkesinki başka bir tad bıraktı bende ama ben yazamayacağım.. zıpırlar ağlayamaz.. hahahah:)deniyorum deniyorum.. Eleni konuşmuyor benle ne yapayım:(
sen konuşturcaksın eleni'yi.. =p
rahatlat Eleni'yi. shang shui yap ona Zui. :)
Gerçekten her biri senaryo olmuş yazdıklarımızın. E biz senaryo yazsak ya. Eheheheee ünlü olurmuşuz, filmlerimiz kapalı gişe oynarmış :)))
Şu kısma bayıldım çok "Baccalà'yı berbat edersen seni buradan Vatikan'a kadar bastonumla kovalarım kadın." :))) kovalarsın sen valla :)))
pandora, raffael için dedin di mi? =)
Post a Comment