Monday, 27 June 2011

kandığım yalanlar

pandora cancağızım bir mim paslamış. konusu şöyle:

"küçükken sizlere uyarı, korkutma veya batıl inançlar nedeni ile söylenen, ama siz o afacan çocuk aklınızla  söylenenleri gözünüzde çok alakasız bir şekilde canlandırdığınız, korktuğunuz, fakat büyüyünce “lennn, nasıl da yediler beni bununla küçükken” dediğiniz bir şeyler var mı? varsa bunlar nelerdir?"


şimdi efendim, pasladığı son kişi olmama içerlemekle birlikte daha fazla gecikmeden mimin gereğini yerine getireyim istiyorum. kandığım yalanların bir kısmı şöyledir:


ben küçükken, minicikken annem uyuturdu beni. uyurken de masallardan tutun da süre ve ayetlere kadar bir sürü şey anlatırdı. anlattığı bazı masallar bizim aileydi, bazıları da dini masallardı. işte ben bunlara inanmıştım. 'allah var.' dedi, ben inandım. 'melekler kanatlarını açıp korur.' dedi, ben inandım. hatta o melekleri görmek için de çok kastım olmadı. şimdi anlıyorum ki hiçbiri yokmuş. 


tırnak kesmeyle ilgili hurafeleri pandora ve miskin gibi ben de dinledim. yok, neymiş tırnağı gazeteye kesmek gerekirmiş ve çöpe atmalıymış. yoksa dağılan tırnaklarımızı kirpiklerimizle toplayacakmışız ahirette. sonracığıma tırnağı düz sırayla kesmemek daha iyiymiş. sünnetmiş. hikayesi de gayet faşizandı: birgün peygamber tırnaklarını keserken bir hristiyan çocuk gelir ve der ki "aa.. benim babam da tırnaklarını böyle kesiyor.." peygamber buna içerler: "ulan gavur! senin baban da böyle kesiyorsa, ben, koskoca allah'ın koskoca elçisi de mi onun gibi keseceğim.." bu tırnakla ne alıp veremediği var müslümanların anlamadım. arapların pis olmasıyla alakası olsa gerek. .


bir de kara kedi görünce saçımızı tutardık. ta ki bir kuş görene kadar. kedi ve kuş; tez-anti tez.. birkaç ay içinde siyah bir kedi edinmeyi planlıyorum şimdi.. =)

12 comments:

Karōshi said...

Bir Arap olarak, Araplar'a pis demene çok içerledim. Hiç yakışmamış senin ağzına hiç:)

Anonymous said...

Merhaba!Sizin yazınızdan önce yazılmış olan konuyla ilgili yazıları okuduktan sonra anlıyorum ki; en çok ''kara kediler''le ilgili söylenenler etkilemiş bizleri.Ben de tüm çocukluğum boyunca gözlerimi kaçırdığım siyah kedileri,uzun uzun, keyifle,ayrı kaldığımız yılları telefi etmek istercesine izliyorum.Sevgiler...

Ozan Kayra said...

@karoshi: 1500 yıl öncesinin araplarını diyorum.. =p

@özgür tamsen: kara kediler güzeller. yakında her sabah biriyle uyanmayı diliyorum.. =))

beenmaya said...

pasladığı sondan bir önceki kişi olaraktan alınganlaşıp yazmama anlamında trip mi yapsam ben de acaba :))))

Ozan Kayra said...

hahaha.. benim de aklıma gelmedi değil ama tehdit var işin içinde.. ;p

Kızıl said...

pasladığı son kişi olmak da ne demek... a-aaa hiç yakışıyor mu sana böyle kaprisler bebeğim?

konuya gelirsek... anladığım kadarı ile salak olmayan bizler bu batıl inanışlar ve korkutmalar sayesinde doğru yolu bulmuş gibiyiz.

valla telefonda konuştuğumuzdan beri gözlerim etrafta siyah (kara) kedi arıyor. bulduğum gibi getireceğim... bulmayı umut ederekten öptüm muahh muah şeklinde :)

kapris yokkk, kapris yokkkk... ^-^

karakedi said...

evet bizler güzeliz güzel olmasına da anacım; insanoğlu çiğ süt emmiş bi kere n'aparsın, arkamızdan atıp tutuyor!

kara kedileri seviniz, sevdiriniz! ;)

Ozan Kayra said...

@ pandora: arada ben de kapris yapayım. hiç yapmayınca elalem (sen değil) ezik sanıyor.. =p

@ karakedi: insan dediğin hayvana bir benzer varsa o da kedi. o yüzden herkes sevmiyor. öz eleştiriye kapalı millet.. =))

miskin said...

kara kedi edinmeni şiddetle tavsiye ediyorum çoçukluğumdan beri nerde bi kara kedi görsem peşine düşer koşturur yakalamaya çalışırım nasıl bi uğursuzluk getireceğini görmek için ama olmadı işte :)

Ozan Kayra said...

kedimin peşinden koşturtmam! =p
ben sana söylerim bi uğursuzluğu olursa. merak etme.. =))

Ebru said...

Ben iyi ki korkutmuşlar bizi bu saçmalıklarla der hale geldim 2 gündür. Cidden iyi olmuşuz böyle dadından yenmiyo herkes:)) (angara ağzıyla)

Ozan Kayra said...

bu muhabbetin üstüne elif şafak'ın şu yazısı iyi gider:

http://www.haberturk.com/yazarlar/643096-siyasi-bolunmelerimiz-kisisel-hikayelerimiz