Tuesday, 13 October 2009
"kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim"*
sanat yaşamı yüceltir; insanı, neşeyi, sevmeyi.. bir yol olduğunu varsayarsak hayatın, o yoldan topladığı taşlardan yapılar inşa etmektir işte sanat. o taşların bazısı pürüzsüz bir dokudadır, aşınmıştır. bazısı ise kabadır, keskindir. ayaklarınızı, ellerinizi parçalar. sanata kan bular.
eline kan bulanmış sanatçılar belki de hayatı en güzel övenleridir. hayatın ışığını karanlık bir delikten izlerler ışığa huzme huzme kanarak. topladığı taşlardan duvarlar örerler bazen, bazense arka bahçelerine çitler dikerler. hayatı ölümle karşılamak, karanlığın içinden en keskin ışığa bakıp gözlerini kamaştırmaya benzer.
nilgün marmara da karanlık kuytusundan ışığa bakıp kanlı ellerini gözlerine tutanlardandı. hiç tanışamadık tabi ki, ben bir yaşımdayken öldü. hiç çığlık atmadan kendini evinin penceresinden attığını okumuştum. yüksekten korkarım ben. demek ki o korkmuyormuş. yazdıklarından bahsetmeyeceğim bu sefer. her yıl yaptığım gibi onu anacağım elbette. ama bu sefer içimden gelenleri yazarak.
yeraltı edebiyatımızda küfürler etmeden, cinselliğe bulaşmadan, kalemiyle ve kapalı kişiselliğiyle yer etti kendine. kimleri etkilemedi ki.. yazan, okuyan kaç kara yüreği kan bağladı..
nülgün marmara benim kahramanım. hayatı ölümle yüceltti. bu bilinçli yapılan bir eylem değildi elbette. elbette olabildiğince acı vericiydi ki bıraktı kendini. ama bazıları yaratıcılığın böyle bir lanetiyle doğuyor. geçen hafta metrodaki haber panolarından birinde görmüştüm; bilimadamları dahilerle delilerde ortak bir gen keşfetmişler. o da delilerdendi biraz (ben de deliyim ve bu anlamda deli insanları seviyorum) ve alabildiğine dehaydı şiirde.
nilgün benim kahramanımdır. kendimi bulduğum ve samimi bulduğum içten bir yürektir. nilgün insandır.
umarım acın bitmiştir nilgün..
not: geçen sene hazırladığım yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
* nilgün marmara - kuğu ezgisi
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment