mumbai'ye vardığımda cebimde birkaç isveç kronu vardı. helsinki'de ciwan'ın yakalanması, stockholm'de paramı kaybetmem, son günümü neredeyse sadece tatsız uçak yemekleriyle geçirmiş olmam ve şimdi de havaalanında kısılıp kalmam.. ne olursa olsun kendimi güvende hissediyordum. uçaktan iner inmez insanın burnunu kesen 'mumbai kokusu' ve boğucu sıcaklık..
telefonumda hiç para yoktu, arama yapamıyordum. yapmam gereken sam'i aramaktı. sonrasını onlar çözeceklerdi. havaalanının dışındabir masada kurulu ücretli telefonu kullanabilmek için hintlilerle sıkı bir pazarlığa girdim. bozuk para olduğu için mi, isveç kronu olduğu için mi net hatırlamıyorum ama pek yanaşmamışlardı. ısrar ısrar üstüne sam'le konuşmayı başardım. bir taksiye binip colaba'daki otelin önüne gitmemi söyledi. bizden birisi ihtiyacım olan parayı getirecekti. buraya kadar sorun yoktu, ancak hindistan'da olduğum gerçeğini taksiye binmeye çalışırken tekrar anladım. otelin önüne gelmiştik, ancak ortada bizimkilerden hiç kimse yoktu. taksici yalan söylediğimi düşünüp kaygılanmaya, kaygılandıkça da dırdır etmeye başlamıştı bile. neyse ki bekleyişin ardından adam geldi. beni otelde bir odaya yerleştirdikten sonra da gitti. hemen birikmiş kirli çamaşırlarımı yıkamaya koyuldum banyoda. zor bela işimi hallettikten sonra ıslak çamaşırları etrafa yaydım ve tavandaki vantilatörü çalıştırıp çıktım. odada çıkacak fırtınanın çamaşırları kurutmasını umuyordum.
çıkmadan biraz önce sam'den bir telefon aldım. akşam altı buçuktaki uçuşla tekrar gitmek isteyip istemediğimi sordu. bir an önce bitsin istiyordum bu kargaşa, kabul ettim. odadan aceleyle çıkıp leopold'e gittim. ciwan'la karı-kocalar gibi kavga edip edip yine birlikte geldiğimiz yer leopold. kah duvarlardaki posterlere bakıp, kah etraftaki insanları izleyip babil'in kulesine benzettiğimiz yer.. kebap yedim acele acele. günlerdir yediğim tek düzgün yemekti bu, tadını çıkardım.
2 comments:
hımm. hindistanda da kebap pek leziz olur :p yaz bakalım nereye varacak bu hikayeciklerin sonu :D
bu hikayecikler kronolojik sıralamayla gitmiyor. yaşanmış hikayeler hatırlandıkça aksediyor..
Post a Comment