Monday 30 November 2009

come rain or come shine


Bugünü diğer günlerden daha kötü yapan neydi bilmiyorum. Bütün gün kafamda aynı soru yankılandı: Mutlu muyum? Mutlu musun? Mutluluk nedir? Bir insan neden mutlu olur? Bu mümkün mü? Nasıl olur da mutlu oluyor insanlar? Ve neden mutlu değilim?

Bugün diğer günlerdekinden daha karanlığım. Evet. Belki deliyim. Hayat başından sonuna bir deli saçması ya da bunalım olmalı. Başka bir açıklaması yok benim için. Yaşımın kaç olduğu, yarının neler getireceği umrumda değil. Mutlu değilim. Bugün, şu anda mutlu değilim. Yarın da mutlu olmayacağım. Çaba harcamadığımı düşünen insanlara ne diyeceğimi asla bilemedim. Kim her an mutlu olabiliyor ki. Açık açık kıskanıyorum mutlu insanları. Onlar olmasa kimse mutsuz diyemezdi belki benim için. Hep daha çok çabalamak zorunda kalıyorum onlar yüzünden. Çabaladıkça çaresizleşiyorum. Mutlu olmak için çırpınıyorum. Benim elimdeymiş gibi, sanki benim seçimimmiş gibi yargılanıyorum. Mutsuzum.

Mutlu olduğunu söyleyen insanların gözlerine bakıyorum. Sözlerine bakıyorum. Para mı mutlu ediyor onları, aşk mı, seks mi? Anlık mutlulukları hep var etmek için bunlar gerekiyor, evet. En son gerçekten mutlu olduğum zamanları hatırlıyorum. O zamandan beri hiç mutlu olmadım. İçimden o parça eksildi gitti. Mutlu olmadan da mutlu olabiliyor insan demek ki. Bakın, o parçam yok artık. Yine de gülebiliyorum.

Film izlerken ağlarım hep. Ne yapar eder her türlü filmde ağlarım. Bu yüzden kitap okumak daha az rahatsız ediyor. Algılarım daha karışıyor, dikkatim daha çok yoğunlaşıyor, ve unutuyorum kim olduğumu. Mutlu olmak bu belki de. Günün dışına çıktığımda tüm benliğimle, daha güçlü oluyorum. Yaratma gücüyle doluyor damarlarım. Onun dışında darbelere açığım. Neden? Mutsuzum çünkü.

Ölmenin yasal sayıldığı bir organizma bu. Mutsuz her insan ölme hakkını koruyabilmeli. Ölümde huzur var çünkü. Yarınlar için güce ihtiyaç duymaz insan. Çok kolay bir adım ve sonra ölümün mutluluğuyla dolar ruhun. Düşüncesi bile yarınlar için umut taşıyor bunun. Yarın ölebilirim! Yarın mutlu olabilirim!

O, çok bilen akıllara savunmak istemiyorum bu düşüncelerimi. Siz de ölün. Bunlar benim düşüncelerim. Eylem bile değil. Düşüncelerim bunlar. Deli doktorları tarafından yaratılmış sıradan insanı oynamaya devam etmek benim seçimim değil. Herkes kadar deliyim, ve herkesten çok bağlıyım yaşama. Yaşam demek ölüm demek. Benim için sakın üzülmeyin. Kendiniz için üzülün. Nasıl mutlu olabiliyorsunuz? Mutlu olduğunuz yalanına nasıl inanabiliyorsunuz? Bu ütopik fikirlerinizi bir kenara bırakın ve karanlık yanınızla yüzleşin.

Yarınlara inanmak için tek sebebimiz var: “Bitme riski taşıyor her parçamız.”

-dün-

16 comments:

Karōshi said...

Mutlu olmak varken ... bu dünyada... acılar geldi dayandı kapımıza.... diye miydi sözleri şarkının? Yarım yarım anımsıyorum her şeyi.. Ah benim mutsuz şövalyem:) Seni bu hayattan kurtaracağım söz... Şövalye sensin ama haydi neyse... bazen leydiler de çalışmalı aa ama..

Mutsuzluk kaderidir kimilerinin. MUTLU OLMAYA ÇALIŞ diyenlere insan ne çok kızıyor, değil mi? Sanki çabalamıyoruz... sanki inadına gülücüklerle bakmıyoruz her boktan yaşadığımıza.. hepsini yapıyoruz ama olmuyor işte..


Aslında biz neşeliyiz de be Ozan'ım Kayra'm.. Pesimist bile değiliz ki..

Komşuculuk oynayacağız yakında... ne güzel.. beni eve bırakman da zor olamayack artık:)

Ozan Kayra said...

of be karoshi
şu ne karamsar olduğumu iddia eden insanları çivileyesim geliyo duvara kukularından. o zaman görsünler karamsarlık aslında nasıl olurmuş =p heheh..

artık çaya, kahveye, kahvaltıya gelir gideriz. aileler de tanışır bu arada belki =) heheh =)

Karōshi said...

Evet canım... Anam da dedi artık tanışırız Ozan'ın anasıyla diye... E sonra da zaten kaynaşırlar iyice... derler biz münasip görüyoruz sizi birbirinize.. öylece evlenir yaşar gideriz MUTSUZ MUTSUZ::: :) Eve de neden mutsuzsunuz diyenleri almayız.. sen de kuku katili olmazsın.. nasııllll? Bak her şeyin çaresi varmışşşş ... yaaaaa:)

Ozan Kayra said...

içerisi de rengarenk olsun ki bizi goth falan sanmasınlar. öyle bunalımlı, melankolik insanlar değiliz pek. manik-depresifiz sadece =))

Karōshi said...

rengarenk olucak elbette.. çiçeklerimiz olacak hatta... sabah kahvaltılarımız olacak kızarmış ekmekli... daha neler neler...kim demiş bunalımımız diye... of ilaç içtim saçmalamaya başladım. gene mi grip olucam ben de... çabuk iyileş lütfen sen de...

Ozan Kayra said...

iyiyim ben galiba ya.. =)

PaNDoRa said...

Hay bin kunduz... Mutlu olmak çok zor yaaa, insanlar nasıl her daim mutlu oluyor bilemiyorum. Biraz gülümsesem bile anında göçmeme neden olacak kötü bir olay yaşıyorum. Seni çok iyi anlıyorum, çok hem de. Hayat bu n'apalım, biz sadece mutlu insanlara özenip, onları içten içe kıskanacağız. Dünyaya bunun için gelmişiz gibi... (Ufff, neyse kukuyu kurtardım)...

Heyyy siz ikinizi çokkk seviyorum... Mutlu olmak konusunda ise "happiness of people do stupid fuck"...

Bi de evleninde içimiz açılsın beeee :) Muckkksss

Ozan Kayra said...

evet evlenmemiz lazım bir an önce canımcım. annem evlenmeyeceğimi söylediğimden beridir çok üzülüyor =)) evleneyim de karoshicimle rahatlasın kadıncağız da =p heheh.. muah!!

Karōshi said...

Annen izin verse hemen evlenirdik ama yaş farkımız ne yazık ki sonsuza dek sevgili kalmamıza sebep olacak:( ahhhh ahhhh bu muhafazakar aileler...

Ozan Kayra said...

evleniyim de annem bakmaz artık o farka. evlendiğime şükreder fukara.. =)

Karōshi said...

Tamam o zaman gelsin istesin beni Suzan'dan... Hehehheehehe:)

Ozan Kayra said...

çikolata, çiçek geliyoz tez zamanda!!
hem komşu komşunun külüne muhtaç karoshiii =)))

Anonymous said...

öncelikle; beni "nina simone" ile tanıştırdığın için teşekkür ederim. hani insan bazı şarkılar bilir ama hiç şarkıcıyı merak etmez ya, bende de öyle bişi olmuş, bi kaç parçasını bildiğim halde, keşfedememişim fazlasını, sayende albümlerini indiriyorum tek tek.

--

insanı mutlu yapan da karamsarlığa sürükleyen de kendisinden başkası değil bence. dönüp kendimize bakmak lazım o yüzden. bi şeyler ya yanlış, ya da eksik. ya da belki sadece şansızlık mı yoksa!?

Ozan Kayra said...

yanlışı düzeltmek, eksiği tamamlamak ya da şanssızlığı tersine çevirmek elimizde olsaydı o kadar da her şey çok daha farklı olurdu tabi..

nina simone başlıktan icap ettiyse, frank sinatra versiyonunu biliyorum ben. nina başımın tacıdır ama o ayrı =)) bütün diskografisini dinle madem öyle. afiyet olsun.. =)

Anonymous said...

yok, başlıktan değil, profilden.

Ozan Kayra said...

peki ala