Friday 11 June 2010

yastık şiiri

kıpırtısız yalnızlıkla kenetleniyor yoğurduğum duygu
ağulu bir hava kütlesi, ve saydam ölüm dokunuyor
masanın üstünde bekleyen kalemlere
şüphe doğurmazdı oysa tanrının kitabında iyilik
tanrı özür diliyor, ecel adresini şaşırıyor
utanç vebası bu, yüzlere yayılıyor son hızla
insanlığından ürkütüyor boş beleş züppeler
ayak takımı sapkın, başı tekmeliyor
tereddütsüz bir hamleyle tıkanıyor tanımlar
sıfatlar yerle bir, isimler çıkıyor yeni güne
kaldırım, sokak, bina ve yatak
işte böyle eşit şimdi yatay düzlemde
ayak, baş, kol ve kıç
nihayet özgürlük kazanıyor aklım
yasak bir isim var defterimde
hatırladığımda kayboluyorum
annemi suçluyor babam
yaradılışa küfrediyor cellatlar
susuyorum, tanımlar bitti
kafamda onikibuçukluk bir telaş
silikleşiyor kalemin ucu
duyuyorum, içeride umut, boğuyorum
sesi geliyor babamın
yaradılışa sövüyorum, şakaklarımda ellerim
uzaklaşıyor tanrının sesi, gülüyorum
deliriyor dünyadaki bütün anneler
death can dance
love is death
basit bir cümle kuruyorum
derin bir uyku düşüyor, göremiyorum

2 comments:

Karōshi said...

uzun zaman sonra... iyi bir örnek:) Senle aynı zamanda mı yazamaz olduk biz? Hıı? Hııı? Seni çok seviyorum canım dostum.. yaz geliyor beklerim bana:)

Ozan Kayra said...

ben şahsen yaşama kısmındayım.. doldurayım kontenjanımı yazmaya başlarım yavaş yavaş. sırayla herşey =)
bak mesela yaz geldi, sizdeyük artık.. =))